Tarihçe

Yerli otomobil için tarih verdi!

Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan Türkiye için yerli otomobilin artık şart olduğunu söyleyerek izlenmesi gereken yolu açıkladı...

Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın bir dönem danışmanlığını yapan, şimdilerde Ostim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, Türkiye'nin milli otomobil markasını oluşturmasının 4-5 süreceğini açıkladı.

Yerli motor fabrikası TÜMOSAN'ı kuran ekipte de yer alan Doç. Dr. Çelikdoğan, Türk markası bir otomobilin üretilmesi için nelerin gerekli olduğuyla ilgili görüşlerini anlattı.

Volkswagen ve Renault'un birçok ülkedeki düşük üretim düzeyine sahip markaları satın aldığına ve dünya otomotiv pazarının bir kaç markanın eline geçmeye başladığına dikkati çeken Çelikdoğan, küresel düzeydeki mevcut pazar yapısının Türkiye'nin kendi otomobil markasını oluşturmaya elverişli olmadığını, oluşturulacak söz konusu markanın da kısıtlı pazar nedeniyle devler karşısındaki rekabet gücünün zayıf olacağını söyledi.

MİLLİ OTOMOBİL GEREKLİ

Bursa, Sakarya ve Kocaeli'ndeki fabrikalarda üretilen otomobilleri yerli olarak niteleyen Çelikdoğan, yerli otomobilden farklı olarak Türkiye'nin Ar-Ge'si, tasarımı ve başta motor olmak üzere kullanılan parçalarıyla ''milli otomobil''ini üretmesi gerektiğini dile getirdi.

Milli otomobilin Türkiye'nin 2023 yılı için belirlediği ekonomik hedeflere ulaşması için de önemli olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Çelikdoğan, şöyle konuştu:

''Siz 300 bin araç üreterek otomotiv devleriyle rekabet edemezsiniz, rekabette varım demek için en az 1 milyon araç üretmelisiniz. İlk 10 a girmek için 3 milyon... Bunun yolu da 1 milyon aracın satılacağı pazar bulmaktan geçiyor. Bu pazarın ve üretim masraflarının karşılanması için ülkeler arası konsorsiyumlara ihtiyaç var. Bizim yol haritamıza göre, Türkiye'nin milli otomobil markasını oluşturmasının yolu gelişmekte olan ülkelerin dahil olacağı uluslararası konsorsiyumdan geçiyor.''

5 AYRI SEGMENTTE ÜRETİM YAPILABİLİR

Konsorsiyum üyesi ülkelerin her birinde üretim tesislerinin olacağını, bu tesislerde 5 ayrı segmentteki otomobillerin kademeli olarak planlanarak üretileceğini dile getiren Çelikdoğan, ''Konsorsiyum sayesinde 1,5 milyar nüfusun üzerindeki pazara ulaşılırken, Ar-Ge ve üretim maliyetleri de en aza indirilecek. Her ülkede üretilen otomobiller, o ülkenin markasını taşıyacak. Konsorsiyuma katılan ülkelerin birbirleri ile yapılan ticaretinde gümrük tarifelerinde azalma veya 0 tarife ile milli otomobil bütün pazarda ucuz ve tercih edilen marka olacak'' diye konuştu.

AR-GE KONUSUNDA DESTEK YETERLİ

Doç. Dr. Çelikdoğan, bugün otomotiv sektöründe bilgi ve teknolojinin yabancı yatırımcıların elinde olduğu bir üretim yapısının hakim olduğunu ifade ederek, yabancı otomotiv markalarına verilen her yatırım teşvikinin milli otomobilin üretiminden uzaklaşması anlamına geldiğini öne sürdü.

Birçok sanayicinin uzun yıllardır milli otomobil için emek, zaman ve para harcadığını vurgulayan Çelikdoğan, ''Bu konuda bilgi ve teknoloji birikimimiz belli ölçüye kadar var. Bu seviyenin daha ileriye taşınması ve üretimle taçlandırılması için devletin sadece Ar-Ge konusunda destek vermesi yeterli. Yetkililer çizdiğimiz yol haritasına inansın, 4-5 yıl içinde milli otomobili yollarda olur'' dedi.

6-7 TİP MODELE İHTİYAÇ VAR

Milli otomobilde milli motorun kullanılmasının olmazsa olmaz olduğunu savunan Doç. Dr. Çelikdoğan, fosil yakıtlı motorların yanında milli otomobilde elektrikli motorun kullanıldığı modelin de olmasının hedeflediğini dile getirdi.

Sedat Çelikdoğan, Türkiye'de üretilen otomotiv ürünlerinin kalitesinin uluslararası piyasada kendini kabul ettirdiğini, fiyat, servis ve teslimat konusunda rekabet gücüne de sahip olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Son 12 yıllık periyota bakıldığında ihracat-ithalat dengesi zaman zaman fazla ve zaman zaman da açık verdi. 1 milyon adetin üzerinde araç üretimi yapılan ülkede ihracat fazlalığı olması gerekir. Üretimin ve ihracatın artırılabilmesi için daha çok araç modeli Türkiye'de üretilmeli. 2023 yılı hedefi olarak Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilmek için üretimin 3 milyon adedi aşması gerekiyor. Bu sayıya erişebilmek için otomobil segmentinde 4-5 model, elektrikli otomobilde en az 1 model, hafif ticari araçlarda en az 3 model ve diğer ticari araçlarda 6-7 tip modele ihtiyacımız var."

 

Haber Tarihi : 09.12.2012

Haber Linki:https://www.internethaber.com/yerli-otomobil-icin-tarih-verdi-483489h.htm

 

GMKA Rüzgar Enerjisini Gündemine Alıyor

GMKA Rüzgar Enerjisini Gündemine Alıyor

 

Güney Marmara Kalkınma Ajansı rüzgâr enerjisiyle ilgili bir dizi bilgilendirme toplantısı düzenliyor. Çanakkale ve Balıkesir’de düzenlenecek bilgilendirme toplantılarında bölgenin rüzgâr enerjisi masaya yatırılacak.

Türkiye’deki rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulu güç bakımından %30’unu bulundurarak bu alanda lider konumda olan Güney Marmara Bölgesi,  rüzgâr enerjisini gündemine alıyor. Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) 11-12 Haziran’da düzenleyeceği bilgilendirme toplantılarıyla Rüzgâr Enerjisiyle ilgili birçok konuyu, uzmanların katılacağı bir toplantıyla ele alacak.

Toplantılarda Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği Başkanı Serdar Ataseven, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Uzmanı Dr. Refik Tiryaki, Northel Enerji Genel Müdürü Ahmet Cem Yalçın, Milli Rüzgâr Enerjisi Santrali Projesi Danışmanı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ve OSTİM Yenilenebilir Enerji Kümelenmesi Koordinatörü Pınar Yalman’ın konuşmacı olarak katılacak.

Rüzgâr Enerjisi Yol Haritası, Lisanssız Seviyede Enerji Üretimi Mevzuatı, Güney Marmara’da Rüzgâr Türbini Üretimi, Yerli Rüzgâr Türbini Üretimi ve Yenilenebilir Enerji Kümelenmesi konularının ele alınacağı toplantılarda, bölgedeki rüzgâr santrali işletmecileri, lisanssız düzeyde elektrik üretimi yapmaya istekli olan kişi veya kurumlar, yerli rüzgâr türbini üretimi ile ilgilenen firma veya girişimciler ile konuyla ilgili kamu, özel sektör ve üniversite temsilcilerinin bir araya getirilmesi amaçlanıyor.

Toplantılar 11 Haziran 2012 Pazartesi günü saat 14.00’te Çanakkale İl Özel İdaresi Merkez Binası, Çanakkale İl Genel Meclisi Toplantı Salonu’nda; 12 Haziran 2012 Salı günü 14.00’te GMKA Hizmet Binası, Toplantı Salonunda gerçekleştirilecek

Haber Tarihi : 31.05.2012

https://www.gmka.gov.tr/duyuru/gmka-ruzgar-enerjisini-gundemine-aliyor

 

Milli otomobil 4 yıl içinde yollarda olabilir

Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın bir dönem danışmanlığını yapan, şimdilerde Ostim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, Türkiye'nin milli otomobil markasını oluşturmasının yolunun gelişmekte olan ülkelerin dahil olacağı uluslararası konsorsiyumdan geçtiğini savunarak, ''Bu konsorsiyum sayesinde 1,5 milyar nüfusun üzerindeki pazara ulaşılırken, Ar-Ge ve üretim maliyetleri de en aza indirilecek... Yetkililer inansın, 4-5 yıl içinde milli otomobili yollarda olur'' dedi.

Yerli motor fabrikası TÜMOSAN'ı kuran ekipte de yer alan Doç. Dr. Çelikdoğan, Türk markası bir otomobilin üretilmesi için nelerin gerekli olduğuyla ilgili görüşlerini anlattı.

Volkswagen ve Renault'un birçok ülkedeki düşük üretim düzeyine sahip markaları satın aldığına ve dünya otomotiv pazarının bir kaç markanın eline geçmeye başladığına dikkati çeken Çelikdoğan, küresel düzeydeki mevcut pazar yapısının Türkiye'nin kendi otomobil markasını oluşturmaya elverişli olmadığını, oluşturulacak söz konusu markanın da kısıtlı pazar nedeniyle devler karşısındaki rekabet gücünün zayıf olacağını söyledi.

Bursa, Sakarya ve Kocaeli'ndeki fabrikalarda üretilen otomobilleri yerli olarak niteleyen Çelikdoğan, yerli otomobilden farklı olarak Türkiye'nin Ar-Ge'si, tasarımı ve başta motor olmak üzere kullanılan parçalarıyla ''milli otomobil''ini üretmesi gerektiğini dile getirdi.

Milli otomobilin Türkiye'nin 2023 yılı için belirlediği ekonomik hedeflere ulaşması için de önemli olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Çelikdoğan, şöyle konuştu:

''Siz 300 bin araç üreterek otomotiv devleriyle rekabet edemezsiniz, rekabette varım demek için en az 1 milyon araç üretmelisiniz. İlk 10 a girmek için 3 milyon... Bunun yolu da 1 milyon aracın satılacağı pazar bulmaktan geçiyor. Bu pazarın ve üretim masraflarının karşılanması için ülkeler arası konsorsiyumlara ihtiyaç var. Bizim yol haritamıza göre, Türkiye'nin milli otomobil markasını oluşturmasının yolu gelişmekte olan ülkelerin dahil olacağı uluslararası konsorsiyumdan geçiyor.''

 

5 ayrı segmentte üretim yapılabilir

Konsorsiyum üyesi ülkelerin her birinde üretim tesislerinin olacağını, bu tesislerde 5 ayrı segmentteki otomobillerin kademeli olarak planlanarak üretileceğini dile getiren Çelikdoğan, ''Konsorsiyum sayesinde 1,5 milyar nüfusun üzerindeki pazara ulaşılırken, Ar-Ge ve üretim maliyetleri de en aza indirilecek. Her ülkede üretilen otomobiller, o ülkenin markasını taşıyacak. Konsorsiyuma katılan ülkelerin birbirleri ile yapılan ticaretinde gümrük tarifelerinde azalma veya 0 tarife ile milli otomobil bütün pazarda ucuz ve tercih edilen marka olacak'' diye konuştu.

 

Ar-Ge konusunda destek yeterli

Doç. Dr. Çelikdoğan, bugün otomotiv sektöründe bilgi ve teknolojinin yabancı yatırımcıların elinde olduğu bir üretim yapısının hakim olduğunu ifade ederek, yabancı otomotiv markalarına verilen her yatırım teşvikinin milli otomobilin üretiminden uzaklaşması anlamına geldiğini öne sürdü.

Birçok sanayicinin uzun yıllardır milli otomobil için emek, zaman ve para harcadığını vurgulayan Çelikdoğan, ''Bu konuda bilgi ve teknoloji birikimimiz belli ölçüye kadar var. Bu seviyenin daha ileriye taşınması ve üretimle taçlandırılması için devletin sadece Ar-Ge konusunda destek vermesi yeterli. Yetkililer çizdiğimiz yol haritasına inansın, 4-5 yıl içinde milli otomobili yollarda olur'' dedi.

 

Elektrikli model de planda var

Milli otomobilde milli motorun kullanılmasının olmazsa olmaz olduğunu savunan Doç. Dr. Çelikdoğan, fosil yakıtlı motorların yanında milli otomobilde elektrikli motorun kullanıldığı modelin de olmasının hedeflediğini dile getirdi.

Sedat Çelikdoğan, Türkiye'de üretilen otomotiv ürünlerinin kalitesinin uluslararası piyasada kendini kabul ettirdiğini, fiyat, servis ve teslimat konusunda rekabet gücüne de sahip olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Son 12 yıllık periyota bakıldığında ihracat-ithalat dengesi zaman zaman fazla ve zaman zaman da açık verdi. 1 milyon adetin üzerinde araç üretimi yapılan ülkede ihracat fazlalığı olması gerekir. Üretimin ve ihracatın artırılabilmesi için daha çok araç modeli Türkiye'de üretilmeli. 2023 yılı hedefi olarak Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilmek için üretimin 3 milyon adedi aşması gerekiyor. Bu sayıya erişebilmek için otomobil segmentinde 4-5 model, elektrikli otomobilde en az 1 model, hafif ticari araçlarda en az 3 model ve diğer ticari araçlarda 6-7 tip modele ihtiyacımız var.''

 

Haber Tarihi :11.12.2012

Haber Linki : https://www.lojistikhatti.com/haber/2012/12/milli-otomobil-4-yil-icinde-yollarda-olabilir

 

Kalkınma ve Denizcilik

Çalıştaya Başbakanlık Eski Başdanışmanı ve OSTİM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ile Deniz Ceza Hukukçusu ve Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Bıçak"™ın yanı sıra Düzce Ticaret ve Sanayi Odası, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bartın Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, Düzce Üniversitesi ve Gemi Mühendisleri Odasından temsilciler katıldı.


http://www.bartin.edu.tr/news.aspx?departmentid=1&newstypeid=2&newsid=1072 Çalıştaya Başbakanlık Eski Başdanışmanı ve OSTİM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ile Deniz Hukukçusu ve Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Bıçak"™ın yanı sıra Düzce Ticaret ve Sanayi Odası, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bartın Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, Düzce Üniversitesi ve Gemi Mühendisleri Odasından temsilciler katıldı. Bartın Üniversitesi ile Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) işbirliğinde "Batı Karadeniz I. Gemi İnşa ve Entegre Sanayii" çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya Bartın Valisi Bülent Savur, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Azize Toper Kaygın ile Prof. Dr. Mete Gündoğan, 21. Dönem Bartın Milletvekili ve Türkiye Emekliler Derneği Hukuk Danışmanı Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Bartın İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İbrahim Kayış, Bartın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmail Toksöz, Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bahri Bakan"™ın yanı sıra Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bartın Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, Düzce Üniversitesi ile Gemi Mühendisleri Odasından temsilciler katıldı. Bölgesel Kalkınma, Gemi İnşa ve Entegre Sanayii konulu 1. panelin moderatörlüğünü Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mete Gündoğan yaptı. Panele Gemi Mühendisleri Odası Bartın Temsilcisi Hüseyin Çoban, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güldem Cerit, Oruç Reis Denizciler Kulübünden Ertan Özyardımcı ve Dok-Gemi İş Sendikası Başkanı Necip Nalbantoğlu panelist olarak katıldı. Batı Karadeniz Gemi İnşa ve Entegre Sanayiinin Geleceği konulu 2. panelin moderatörlüğünü ise Deniz Hukuçusu ve Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Bıçak yaptı. Bartın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Said Ceyhan, OSTİM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, Gemi Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kolay, Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaat ve Denizcilik Fakültesinden Ahmet Yutseven ve BAKKA Strateji Geliştirme Uzmanı İlhan Baykara da panelist olarak katıldı. Prof. Dr. Gündoğan: Sanayi ile birlikte hareket eden bir akademik kadromuz olsun istedik Çalıştayın tanıtım konuşmasını yapan Çalıştay Başkan Vekili Prof. Dr. Mete Gündoğan, "Üniversitemizin Mühedislik Fakültesi bünyesinde Gemi İnşa ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü, Meslek Yüksekokulumuzda da Yat İşletmeciliği ile Gemi İnşaatı Programlarımız bulunuyor. Bu bölgede başka bir üniversitede bu bölümler yok ve Mühendislik Fakültemizde bu bölümde bizim dört öğretim elemanımız var. Bu öğretim elemanları öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında eğitimlerini bir-iki yıl içerisinde tamamlayıp Üniversitemize geri dönecekler ve biz burada Gemi İnşa ve Gemi Makineleri ile ilgili bir akademik kadroya sahip olacağız. Bu kadronun bölgede gemi inşa ve entegre sanayisinde varlıklarını sürdürmeleri amacıyla bu çalıştaya karar verdik. Sanayi ile birlikte hareket eden bir akademik kadromuz olsun istedik. Ayrıca Bartın Irmağı, 15 km içerisine kadar gemi alabiliyor. Geçmişinde olduğu gibi ırmağın gemi yapımına uygun bir yapısı var." dedi. Filyos Projesi Sultan Abdülhamit"™in fikridir Bölgemizin madencilik, demir-çelik, turizm ve gemi yapımı potansiyeli olduğunu belirten Gündoğan, "Dünyanın en önemli gemi yapım ustalarının Bartın"™dan çıktığı, herkes tarafından bilinmektedir. Bölge, tekne yapımı ile değerlendirilsin diye Sultan Abdülhamit Döneminde bir proje gerçekleştirilmiş. Aslında bu, tarihi bir çalışmadır. Sultan Abdülhamit, gemi inşa bölgesinin Bartın civarında olmasını istemiştir. Bir diğeri ise Filyos Vadisi"™nin potansiyelidir ve buranın endüstriyel bölge olarak değerlendirilmesidir. İç Anadolu Bölgesi, son zamanlarda sanayi bölgesi haline gelmiştir. Büyük sanayi bölgesi haline gelen bölgelerin denize açılması gerekir. İç Anadolu"™nun sanayisine baktığımızda denize açılabilecek en uygun bölge Filyos ve Bartın havzasıdır. Büyük ve güçlü bir Türkiye"™den bahsediliyor. Denizlerde olmayan bir devlet, büyük olamaz. İşte bu faktörleri birleştirdiğimizde 'Batı Karadeniz Gemi İnşa ve Entegre Sanayii Çalıştayı"™ fikri doğdu." diye konuştu. Rektör Kaplan: Türkiye artık kendi gündemini belirleme iradesi ve gücünü gösteren bir ülkedir Çalıştayda konuşan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, geçmişte dünyaya izan veren devlet olma pozisyonumuzun, bir şekilde üzeri örtülmüş ve küllenmiş olduğunu öne sürerek tarihte oynadığı rolü yeniden oynama iddiasını son yıllarda tekrar gündeme getiren bir ülke halinde olduğumuzu söyledi.

Türkiye'nin, artık başkalarının gündemlerine tabi olan değil, kendisi gündemi belirleme iradesi ve gücünü gösteren bir ülke konumunda olduğunu vurgulayan Kaplan,

"Çevremizde olup bitenlerin de bundan kaynaklanan rahatsızlıklar olduğunu düşünüyoruz. Bunlar olacak; fakat bu kervan elbette ki tarihsel sürecine ve gücüne bağlı olarak devam edecek. Bu ülkenin tarihsel misyonuna ve gelecek umutlarına ışık tutacak tarihsel bir süreç, başkaları istese de istemese de yaşanacak." dedi.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Bartın Valisi Bülent Savur, günümüz dünyasında müstemleke oluşturmanın, fiili işgallerle ya imkansız ya da çok pahalı hale gelmeye başladığını söyledi. Bu durumda yeni stratejiler geliştirildiğini ve fiili işgal yerine iktisadi anlamda işgale girişildiğini öne süren Savur, şöyle konuştu: "Taşımacılık olmazsa iktisat olmuyor, üretim de bir işe yaramıyor".

Dün atalarımız, birtakım silahlı güçlere karşı ülkeyi savunarak köleliğe müsaade etmemişlerse bugün de yürütülecek mücadele iktisadi mücadeledir. Bu da iktisadın, üretimin dimdik ayakta olmasına bağlıdır. 1980\'lerde iki milyar dolar ihracat, üç milyar dolar ithalatla kendimizi avutuyorduk. Şimdi, çok şükür, dünyanın en büyük 16. ekonomisiyiz. Bu, pasaportumuzun itibar görmesi, Türkçemizin konuşulması demektir. Bu, iktisatla ve üretimle mümkün olmuştur. İktisadın, üretimin her sahasında olmak zorundayız. Taşımacılık olmazsa iktisat olmuyor, üretim de bir işe yaramıyor. Artık dünya denizlerini, topunla tüfeğinle değil, ticaret gemilerinle fethetme zaruretin var. Bugünün dünyasında en ucuz taşımacılık da deniz taşımacılığıdır. Bugün, çok şükür, gemi üretiminde dünyanın önemli ülkelerinden biriyiz. Ufkumuzu, ruhumuzu karartmaya gerek yok. Bizim müteşebbisimiz, bizim gibi bürokratların frene basmasına rağmen bunu başarmışlardır. Bunu da kabul edelim."

 

Haber Tarihi : 05 Ekim 2012

Haber Linki : http://www.vahitbicak.com/haber_detay.php?detayid=1349428719